7 Aralık 2011 Çarşamba



COCA-COLA’nın 125. Yılında
düzenlediği “MUTLULUK YOLCULUĞU” Sergisi özel bir davetle açıldı

Coca-Cola, 125. yıl kutlamaları çerçevesinde, geçmişten geleceğe mutluluk yolculuğunu anlatmak için düzenlediği serginin açılışı için özel bir davet düzenledi.

santralistanbul Tamirane’de gerçekleştirilen açılış davetine aralarında Tuğçe Kazaz, Senim Güven Ersönmez, Güler-Naim-Müge Arnas, Rıfat Elhadef, Bennu Gerede, Arhan Kayar, Derin Sarıyer, Hatice Aslan, Meltem Kazaz, İnci Türkay, İdil-Timuçin Unan’ın olduğu tasarım, moda, sanat, reklam ve cemiyet hayatından önemli isimler katıldı. 
İzleyicilerin, geçmişten geleceğe uzanan bir yolculuğa çıkarıldığı Coca-Cola ile “Mutluluk Yolculuğu” adlı serginin ilk kez görücüye çıktığı gecede, sergide yer alan Andy Warhol, Norman Rockwell, Haddon Sundblom, Hufford, Peter Tutzauer gibi önemli dönem sanatçılarının sanat eserleri, uzaya gönderilen ilk Coca-Cola şişesi, uzay için tasarlanan ilk içecek makinası, Türk koleksiyoner Melis Kori’nin Türkiye’de satışa sunulan şişelerden oluşan 170 parçalık koleksiyonundan özel parçalar davetliler tarafından beğeni ile karşılandı.
Coca-Cola’nın 1800’lerden günümüze uzanan serüveninin anlatıldığı bu bölümün yanı sıra markanın geleceğe uzanan öyküsünü sanal bir yolculuğa dönüştüren ikinci bölümde ise 4 boyutlu ses kullanımı gerçekleştirilerek davetlilere işitsel ve görsel bir deneyim yaşatıldı.


2 Aralık 2011 Cuma

Derishow Nişantaşı'nda


Derishow, Nişantaşı’ndaki yeni mağazası için
bir davet düzenledi
Nişantaşı doğumlu Derishow, İstanbul’un en global caddesinde bu toprağın duygularını taşıyan yeni mağazasını farklı bir davetle açtı.


Derishow’un yaratıcıları mimar Fatoş ve Sancar Ahunbay’ın ev sahipliğinde 1 Aralık Perşembe akşamı düzenlenen davete tasarım, sanat ve moda dünyasından ünlü isimler katıldı.

Bu topraktan imgeler taşıyan özgün mağazanın mimari tasarımı, Derishow’un kurucularından yaratıcı direktör Sancar Ahunbay tarafından hayata geçirildi. Deri ve tüm giysi tasarımlarıyla Derishow; mekansal tasarımlarıyla Mimarca ve çok maksatlı bir sanatsal mekanı olan yeni mağazanın arka girişinde huzurlu bir bahçede cafe’si de bulunan yeni mağazanın mimari yapısı davetliler tarafından beğeniyle karşılandı. Anadolu kültüründen esinlenerek tasarlanan bu mağaza ve mağazanın konsepti için dünyaca ünlü kompozitörümüz Rahman Altın’ın “Toprağın Sesi” adıyla Derishow’a özel bestelediği parçasıyla başlayan gece canlı fasıl heyetinin şarkılarıyla bambaşka bir havaya büründü.

Davete aralarında Ceyda Düvenci-Engin Akgün, Jülide Ateş, Sinem Güven, Melis Murathanoğlu, Sibel Tüzün, Elvan Tığlıoğlu, Meltem Kazaz, Evren-Arhan Kayar, Beliz-Derin Sarıyer, Mahmut Anlar, Deniz Marşan, Cem Lokmanhekim, Sedef İyibar, Çağla Cabaoğlu, Serfinaz-Sinan Altun’un olduğu isimler katıldı. Davetliler gece boyunca kendilerine özel tasarlanan saç bantlarını takarak eğlenceli görüntüler verdi.
ceyda düvenci-engin akgün

deniz marşan-cem lokmanhekim

jülide ateş





DERİSHOW
Nişantaşı
Valikonağı Cad. No:20/1

28 Ekim 2011 Cuma

Kişiye Özel Koku

(20 ekim nişantaşı postası için )


Belki de en güçlü tılsım olan kokuların insan üzerindeki etkileri tarihin en eski dönemlerinden beri biliniyor. Koku denilince hemen hemen hepinizin aklında bir fikir oluşmuştur. Her kokunun insanlar üzerinde yarattığı anlamlar farklı olduğu gibi hissettirdikleride farklıdır.
Bihter Türkan Ergül kişiye özel kokular hazırlayan, bu konuda çeşitli eğitimler veren bir koku uzmanı. Asıl mesleği sosyolog olan Türkan 15 yıldır kokular üzerinde çalışıyor. Nişantaşı’nda bulunan akademi merkezinde kişiye özel koku tasarımının yanında kişilere koku üzerine eğitimlerde veriyor.

15 yıldır kokularla ilgileniyorsunuz, biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl başladı bu serüven ?
Ben aslında sosyoloğum, kokuların bilinçaltındaki etkisi üzerine çeşitli araştırmaları takip ederken kendimi bu işin içinde buldum. Kokuların insan üzerindeki etkileri, bu konuyu araştırırken beni çok etkiledi ve bunun üzerine çeşitli eğitimler almaya başladım. Daha sonra baktım ki dünyada kişiye özel koku tasarımları yapılıyor. Çünkü her insanın yaşam şekli,yaşı,mesleği farklı olduğundan koku seçimi de farklı olmalı mantığıyla bizde neden bu tarz eğitimler verilmesin dedim ve başladım.
İnsanların koku seçiminde neler etkilidir ?
Kişinin yaşı, mesleği, sağlık durumu onun koku seçiminde etkilidir. Çok beğendiğiniz baharatlı bir kokuyu 25 yaşında farklı görürken 40’lı yaşlarda size hissettirdikleri daha farklı olabilir. Bunun dışında kişi kendine özel kokuyu seçerken tok karnına olmamaya özen gösterilmelidir. Gün içerisinde bir koku almaya karar verdiysek en fazla 2 koku denemesi yapılması gerekir. Çünkü vücudun her bölgesi farklı bir koku salgıladığından sizi yanıltabilir.
Her kokunun farklı bir anlamı var dedikleri doğru mu ?
Bu kesinlikle çok doğru .Enteresan bir araştırmayla karşılaştım; aldatılan kadınların genellikle içinde yasemin kokusu olan parfümler seçtikleri saptanmış. Yasemin kokusu depresyona iyi geldiği bilinen bir kokudur. Bunun için her çiçeğin her kokunun farklı bir anlamı vardır. Burnunuz sizin neye ihtiyacınız olduğunu siz farkında olmadan belirleyip sizi yönlendiriyor zaten. Vücudumuzun zaman zaman tatlı,tuzluyu tercih etmesinin sebebi de budur. Mesala uyku sorunu yaşayan insanların çoğu yastıklarının altına lavanta kokusu koyar çünkü lavanta kişiyi rahatlatan bir kokudur. Kokulara anlamları bizde yüklüyoruz ,beynimize birçok şeyi koku ile kaydediyoruz. Bu yüzden psikolojide kokunun çok büyük yeri var ve bununla çeşitli tedavilerde yapılıyor.
Gelen müşterinizle seçilecek kokuya nasıl karar veriyorsunuz?
1 saatlik bir seans sonucu elde edilen datalar sonucunda maksimum 8 günlük bir çalışmayla kişiye özel kokuyu oluşturuyoruz. Elde ettiğimiz datalar kişiyi tanımladığı için bize yol gösteriyor. Oluşturulan kokuyu tabi ki müşteriye denetiyoruz istenirse üzerinde tekrar çalışmalar yapıyoruz. Ben koku seçimini gelinlik seçimine benzetiyorum. Nasıl ki bir gelinliği denemeden alamazsınız kokular da öyle,bizler kokuları sürmüyoruz giyiyoruz zaten.


Sizin eğitimlerinize erkeklerin ilgisi nasıl ?
Potansiyel müşterilerimin çoğu erkek diyebilirim. Annelerine,eşlerine ya da sevgililerine farklı bir hediye vermek isteyenler bizi tercih ediyor. Birlikte çalışma sonucunda çeşitli kokular yaratıp en uygun olanını hazırlıyoruz.70-80 çeşit tasarım şişemiz mevcut.İstenirse onlardan ya da farklı bir fikir varsa şişe tasarımınıda yapıp hediyemizi en güzel şekilde hazırlıyoruz. Kişi isterse kendi yarattığı kokuya istediği ismi verebiliyor.

18 Ekim 2011 Salı

'kuaför değil ben bir garip keloğlanım' diyen Nişantaşı'nın Hair Mafia'sı

Ahmet AĞIRBAŞ

Farklı bir kuaför deneyimi arıyorsanız ve yolunuz Nişantaşı’na düşerse, HairMafia’ya uğrayabilirsiniz.
Hair Mafia, Nişantaşı’nın süslü vitrinlerinden “Mafia Revolution” yazılı beyaz boyalı camları ile ayrılıyor.  Adından da anlaşıldığı gibi Hair Mafia alıştığımız saç tasarım stüdyolarından çok farklı.  Manifestosu ise ünlü düşünür Spinoza’dan; “Özgürlük deneysel bir iştir”…
Hair Mafia’yı tercih edenlerin çoğu kadınlar ama buranın müptelası olmuş erkek müşterileri de gözardı etmemek gerek. Gelen herkesle Hair Mafia’nın lokomotifleri Ahmet Ağırbaş ve Gürkan Abatay ilgileniyor. Giyim tarzları ve yaratıcı yaklaşımları ile ilgi çeken bu ikili kadar Hair Mafia ekibi de dikkat çekici. 
“Bir fikir bazen dünyalara bedeldir çünkü fikirler dünyayı değiştirir” düşüncesiyle 2009’dan bu yana saç tasarım anlayışını değiştiren Hair Mafia’da deneyimlere açık olmanın özgürlüğünü tadacaksınız. 
 Avrupa’da saç tasarımı üzerine edindiği deneyimler sonucu Türkiye’ye dönerek kendi stüdyosunu açan Ahmet Ağırbaş saç tasarımının yanında moda - stil danışmalığı, şiir, fotoğraf ,resim ve felsefe gibi birçok dalla ilgileniyor. Bütün bu farklı bakış açılarına kendi deneyimlerini de katarak stüdyosunu daha  zengin hale getiriyor. ‘Burayı sosyal bir kulüp olması için açtım ‘diyen Ağırbaş’ın stüdyosuna gelenler saç tasarım hizmetinden çok onunla sohbet etmeye geliyorlar.
Biraz kendinden bahseder misin?
Dünyalı olduğumu düşünmüyorum. Bir oyun oynanıyor, bende herkes gibi bu oyunun parçasıyım. Ben kuaför değil bir garip keloğlanım. Ben bir yere sabit kalamam zaten sanata sabit kalınmamalı. Değişimin en büyük destekçisiyim.
Neden Hair Mafia ismini seçtin ?
Mafia, birlik ve bütünlük kelimeleri anlamına geliyor.3 kişi bir arada olunca da mafya oluyor. Birlik insana güç katar, güven verir. Mafya kelimesi sert durup ürkütse de aslında içinde büyük bir sıcaklık taşıyor. Burası da öyle ,farklılık insanları ilk bakışta belki ürkütüyor ama daha sonra alışıyorlar.
Hair Mafia’nın felsefesi nedir? İnsanlar neden burayı tercih etmeli ?
Felsefesi devrim. Bir şeyleri değiştirmek lazım. Bu ülkede kendini bulman çok zor. Kafan çok karışıksa buraya gelmelisin. Görsel değişim bu işin en ufak parçası. Önemli olan içsel olan şeyleri değiştirmek. Biz beyinlere dokunuyoruz. Müşteri bana saçını değil beynini teslim ediyor. Yaptığımız iş kısa film gibi geliyor bana, amacımız bu işi yaparken kişiyi yolculuğa çıkarmak.
Başka şubeler açmayı düşünüyor musun?
Farkında olmasamda bir fan grubum var. Türkiye’de kuaför anlayışını değiştirmek için buradayız. Başka bir şubeyi yurtdışında açmayı düşünüyorum.
Stüdyonun tasarımı ve vitrini oldukça dikkat çekici. Tasarım kime ait ?
Vitrini sürekli değiştiriyoruz. Şimdilik Mafia Revolution yazıyor. 2 gün sonra ne olur bilemem. Sürekli bir değişim var ve bu değişim Hair Mafia’da hep görülecek. Stüdyonun tasarımı bana ait. Ama yardım aldığımız kişiler tabi ki oldu. Herkes kendinden bir şey kattı buraya.
‘Fabrika ayarlarına geri dönüş’ diyerek neyi anlatmak istiyorsun?
İlkel çağlardan bu yana hiçbir şey değişmedi. İnsanların bir fabrika ayarı var o da özü. Önemli olan o özü yakalayıp ortaya çıkarmak.
Çalışanlarınla aran nasıl ?
Benim insan olan herkesle aram iyidir. Hepsiyle arkadaş gibiyim.

Adres: Teşvikiye Mah. Ihlamur Yolu Cad. Hacı Efendi Sok. 23/B – Nişantaşı / İSTANBUL
Telefon: 0212 246 69 79

14 Ekim 2011 Cuma

Bally Nişantaşı'nda


                                                                                                                             
İsviçreli lüks çanta, kemer ve ayakkabı markası Bally, Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki mağazasının açılışını 13 Ekim Perşembe günü özel bir kokteyl partisiyle kutladı. Pek çok seçkin davetli ve Bally’nin üst düzey yöneticilerin katılımı ile gerçekleştirilen açılışta ünlü Dj Suat Ateşdağlı müzikleri ile misafirlere eşlik etti.

Mükemmel deri işçiliği ve modern tasarım çizgisi ile 160. yılını kutlayan Bally, zarafet ve zamansız şıklığın buluştuğu 103 m2’lik yeni Nişantaşı mağazasında 2011 Sonbahar/Kış Erkek ve Kadın Koleksiyonu için hazırlanan ayakkabı, çanta ve aksesuarları müşterileri ile buluşturuyor.

Dış cephesi bronz ile kaplanan mağazanın, göz hizasında bulunan geniş vitrini ise Bally ürünlerine ve özellikle lüks aksesuarlara dikkati çekiyor. 

Zemini beyaz fosilli taş ile kaplı olan mağazada yer alan %100 saf yünden gri halılar ve beyaz duvarlar, Bally koleksiyonun zamansız şıklığını daha da ortaya çıkarıyor. Mağazanın içinde yer alan beyaz kanepelerse gelen müşterileri geniş ürün yelpazesini incelerken dinlenmek ve keyifli vakit geçirmek için davet ediyor.

Bally Istanbul, Abdi İpekçi Cad. No:44 Nişantaşı, İstanbul.
www.bally.com

12 Ekim 2011 Çarşamba

Marina Rinaldi Konsept Değişikliği




                       

Marina Rinaldi’nin tüm dünyada aynı anda yapılan konsept değişikliği,
Nişantaşı mağazasında özel bir davetle tanıtıldı.

Kıyafetlerin doğru seçildiğinde bedenin önemi olmadığını, kadının her durumda alımlı olacağını kanıtlayan marka Marina Rinaldi, tüm dünya genelindeki mağazalarında gerçekleştirdiği yeni konseptini Torino, Barcelona, Madrid’den sonra İstanbul’daki mağazasında da uyguladı. Bu konsept çalışması sonrasında da mağazasında özel bir davet vererek hem davetlilere yeni konsepti hem de 2012 Kış Koleksiyonu’nu tanıttı.


Marina Rinaldi İmaj Direktörü Monica De Bellis ve Marina Rinaldi’nin Türkiye temsilcisi Ahmet Can Tarkan’ın ev sahipliğinde 12 Ekim Çarşamba günü gerçekleştirilen davette müzikler DJ Metin Barım tarafından yapıldı.


Bu özel davete aralarında Eda Kosif, Zeynep Erol, İdil Unan, Handan Öney, Hülya Erbak, Neyir Özsandıkçı, Aslı Pasinli, Roueida Hobeika Matin gibi moda, tasarım ve cemiyet hayatından tanınmış simalar katıldı.


23 Eylül 2011 Cuma

Nermin Bezmen 'Şeytanın İflası'

Patrondan gelen ani bir telefonla ofisten aceleyle ve heyecanla çıktım ,doğruuuu Astoria'ya Nermin Bezmen'le röportaja ... Elde bilgi yok ,soracak soru yok ama yapacak bir şey de yok emir büyük yerden. Neyse telefon trafiği ,heyecan falan derken geldim ben erkenden Astoria'ya  yakaladım Bezmen'i tek başına ve sokuldum yanına,sohbet muhabbet derken ben röportaj için gereken bilgiyi topladım ve rahatladım .
Nermin Bezmen çok kibar ve nazik bir kadın ,herşeyden önce onu belirtmeliyim. Kadın aşkla dolu daha ne olsun ki ? Tabii onda da diğer yazarlarımız gibi hafiften dalgalanma durumu var,e o kadarcıkta olsun ..

Gelelim tanıtılan kitap Şeytanın İflası'na ; Nermin Bezmen 2007 yılında çıkarmış olduğu Sırça Tuzak adlı kitabın devamı olarak belirttiği bu kitabı tanıtmaktan oldukça mutluydu. Ben Sırça Tuzağı okumadığım için bilmiyorum ama 'okuyanlar bilirler en az onun kadar sürükleyici bir roman' diye belirtti. Şeytanın iflasına şahit olacağımız bu romanı yazarken ya da yazmayı tasarlarken araya başka kitaplarda girmiş ;''boş durmadım''diyor Nermin Bezmen. 

Neyse herşey gayet olumlu ve sorunsuz geçti ,ben çok okumak istediğim Gönderilmeyen Aşk adlı romanımı alıp tekrar ofise döndüm. Bu da böyle işte .



                                                                                          öptüm

19 Eylül 2011 Pazartesi

Nişantaşılıya yıllardır hizmet eden lostra ustaları

 

 lostracı amcalar çok şeker ,hepsi semtte eskilerden;45 yıllık mazisi var çoğunun...ayakkabıyı arzu nesnesi olarak gören insanlar için hizmet verdiklerini belirttiler.Ama  hepside ''nerde o eski günler''demekten kendilerini alıkoyamadılar. 


 CEVATTİN USTA 

1970 yılından beri Güzelbahçe Sokak’ta müşterilerine lostra hizmeti veren bu küçük dükkan geçtiğimiz yıldan beri Cevattin BATTALOĞLUNA emanet. Doğma büyüme Nişantaşılı olan Cevattin Bey’e bu meslek babadan kalma. Ayakkabı tamir etmenin çok keyifli bir iş olduğunu dile getirirken bu mesleğin eskiden daha güzel olduğunu şu sözlerle vurguluyor; ‘ Eskiden bayramlarda 100-150 çift ayakkabı boyanırken şimdi 1 tane bile zor boyanıyor. Ayakkabı sektörünün her geçen büyümesi ve ucuza maledilen ayakkabıların çoğalmasıyla bu mesleğin giderek öldüğünü söylüyor. Cevattin Bey’e gelen taleplerin arasında en çok topuk tamirinin olduğunu ve müşterilerinin daha çok kadınlar olduğunu belirtiyor.




LEVENT LOSTRA

Türkiye’nin önde gelen lostra salonlarından olan levent lostra salonu İstanbul’da 8 şubesiyle müşterilerine hizmet veriyor. 1973 yılında ilk olarak Levent’te kurulmuş ve 7 yıldır Nişantaşı Valikonağı Caddesi’nde bulunan mağazada topuk tamirinden burun değişimine kadar birçok hizmet veriliyor. 8 şubenin genel koordinatörlüğünü yapan Atilla Ağacık , bu mesleğe arkadaşının yanında başladığını ve her geçen gün daha severek yaptığını söylüyor. Elit bir müşteri kitlesine sahip olduklarını belirten Ağacık en önemli şeyin müşteri memnuniyeti olduğunu belirtiyor.



TETİK LOSTRA

30 yıldır Ihlamur Yolu Can Apartmanı’nda bulunan bu dükkanı son 4 yıldır Recep Tetik işletiyor. Daha önce elektrik teknisyeni olan Tetik bu işe bir inat uğruna başladığını ve zamanla sevdiğini söylüyor. Uzun yıllar ayakkabı tamirciliği yapan Mustafa Yalvaç ile beraber lostra hizmeti veren bu dükkanın müşterileri daha çok kadınlar. Kadın müşterilerinin erkek müşterilere göre daha ayrıntıcı olmalarından dolayı daha zor olduklarını belirtiyorlar. Tetik Lostra yeni ayakkabı tasarımı yapmaktan çok yenileme hizmeti veriyor. Dünyanın her yerinde bu mesleğin geçerli olduğunu ve bu mesleği yapmaktan çok mutlu olduklarını dile getirirken  ‘ Bizim için önemli olan müşteriye verilen zamana uyulmasıdır. Dakik olabilmek lostra işinde çok önemlidir’ diyorlar. .







JETSET

1984 yılında Almanya’dan kesin dönüş yapmalarıyla 1 sene sonra Nişantaşı’nda kuruldu. Bir senedir avukat Süreyya Ağaoğlu sokakta bulunan Jetset aslında 25 yıldır Nişantaşılı. Nişantaşı’nın bu iş için en iyi yer olduğu dile getiren mağaza sahibi Bülent Öklü ‘ tamir işi çok zevkli ama müşterinin ne istediğini bilmesi de çok önemli’ diyor. Renk değişimi, daraltma,burun ve topuk değişimi gibi hizmetler veren Jetset Avrupa’dan ithal makineler kullanarak müşterilerine en iyi hizmeti vermeyi hedefliyor. Almanya’da  da bu işi yapan Öklü ailesi baba mesleğini burada devam ettiriyor. Müşterilerinin sadece Nişantaşı’ndan olmadığını belirten Öklü bu meslekte eski canlılık olmadığını da sözlerine ekliyor. Birçok ünlü isme hizmet veren bu dükkan ‘farkımız kalitemiz ‘ diyerek kendisini öne çıkarıyor.



BAY EXPRESS

Mustafa Demirsöz 45 yıldır Nişantaşı’nda lostra hizmeti vererek baba mesleğini devam ettiriyor. İşini halen çok sevdiğini belirten Mustafa Demirsöz Nişantaşı insanının eskisi gibi olmadığından şikayetçi. Ayakkabı sektörünün hızla gelişmesiyle müşterilerin beklentilerinde de değişiklik olduğunu dile getiren Mustafa bey değişimi şu  şekilde ifade ediyor ; ‘ eskiden dükkanımda 5-6 kişi çalışırdı, adım atacak yer bulamazdık şimdi ise bir tek varım.Bende 40 yıllık müşterilerim için halen buradayım.’. Lostra işinin titizlik gerektiren bir iş olduğunu ve severek yapılması gerektiğini söylüyor.


UĞUR KUNDURA

1994 yılından beri Teşvikiye’de bulunan  Uğur Er bu mesleğe abisi sayesinde başlamış. 3 ay öncesine kadar farklı yerlerde çalışan uğur bey şimdi  kendi yerinde hizmet veriyor. Av.Süreyya Ağaoğlu Sokak’ta bulunan Uğur Kundura topuk tamiri, çanta tamiri, boyama gibi birçok hizmet sağlıyor. Uğur Er bu işi Nişantaşı’nda yaparak emeklerinin karşılığını aldıklarını belirtiyor. Semtte eski olması sebebiyle müşterilerini de yakından tanıyan Uğur Bey ‘müşteriye en güzel şekilde hitap edebilmek çok önemlidir ‘diyor. Ayakkabı tamiri işinin zor bir sanat olarak gördüğünü ve her zaman en iyiyi amaçladıklarını belirtiyor.


EMİN KUNDURA

1975 yılından beri Teşvikiye’de lostra işi yapan Emin  SAYAR bu yeteneğini birçoğundan farklı olarak dayısından almış. İlk olarak bebek ayakkabıları yapmakla başladığını zamanla geliştirdiğini belirten Emin bey  ‘Önceden kadın ayakkabıları yapmak lüks bir işti. Şimdi ise müşterilerimin çoğu kadınlar.’ diyor. Bu mesleğe gösterilen ilginin azaldığından şikayetçi olurken yetiştirmek için eleman bulamadıklarını belirtiyor. Ustalık belgesine sahip olan Emin SAYAR aynı zamanda birçok büyük firma ile de ortak çalışmalar yürüttüklerini söylüyor.Nişantaşı’nda bu mesleği severek icra ettiğini sık sık dile getirirken ‘bizim işimiz sanat işi ‘diyor. Emin Kundura;  boya yenileme, topuk değişimi, daraltma gibi çeşitli hizmetler veriyor.



ESER LOSTRA SALONU

Selahattin ACAR ,1986’dan beri Nişantaşı’nda müşterilerine lostra hizmeti veriyor. 2002’den beri ise Güzelbahçe sokakta bulunan Eser Lostra Salonu çanta,kemer tamiri,topuk değişimi gibi yenilemeye dair çeşitli hizmetler sunuyor. Büyük firmaların garantili üretim yapmasıyla mahalle esnafının işini azalttıklarını belirten Selahattin Acar da diğer meslektaşları gibi mesleğe duyulan ilginin azaldığından şikayetçi. Spor ayakkabı kullanımın kundura satışını büyük ölçüde azalttığını belirtirken  ‘ yeni ayakkabı tasarımı bitti.’ diyor. Eser Lostra Salonu olarak birçok büyük firmayla işbirliği içinde olup müşterilerine en iyi hizmeti vermeyi amaçladıklarını belirtiyorlar.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

medya verileri

 şimdi reklamlar


 Bir elimde yine kapağı tasarım harikası olan ağustos sayısı mediacat'im ,diğer elim ara sıra kahveme gitsede haziran ayının en çok konuşulanlarını buraya yazmamama engel olamadı.


  Mediacat Ajans Press işbirliği ile hazırladıkları medya referans liderleri araştırmasında en çok konuşulan gazete ve dergileri ele alıyor.
  Yani durum şu ; her zaman olduğu gibi en çok konuşulan gazeteler listesinin başını Hürriyet çekiyor. Ondan sonraki ilk sırada Milliyet gelirken 7.sıradaki Zaman gazetesinin 4. sıraya yükselmiş olması dikkat çekiyor( ne şaşırtıcı değil mi !...? ).




   basında en çok yer alan televizyon kanallarını da belirtecek olursak İlk sırada TRT 1,2.sırada Kanal D

   Tüm listeyi buraya yazamam o yüzden listenin devamını merak edenler için bkz: en yakın kitapçı :) 

-------
   Medya verileri Nielsen tarafından ele alınmış .

   Yaz mevsimi dolayısıyla dergilerin ilan gelirleri düşüşe geçiyor..ama yine unilever bayrağı kimseye bırakmadan en çok GRP alan reklamveren oluyor.

  Şimdi bir düşünün bakalım son bir kaç ayda en çok hatırladığınız reklam hangisi ? 
Cevap veriyorum ; Vastech İletişiminn yürüttüğü 118 33 bilinmeyen numaralar servisi reklamı.

  Peki reklam kampanyaları yürütülürken reklamveren midir kahraman ?Ajanslar ve yaratıcı kimlikler olmadan ortaya çıkan reklam kampanyasının markası önemli değildir.Bu durumda reklam ajanslarını inceleyecek olursak ; 
  en çok reklamı yayınlanan ajanslar :
    1:TBWA/İSTANBUL 
    2: ALAMETİFARİKA 
    3:GÜZEL SANATLAR S&S
....
   Neyse beni en çok ilgilendiren reklam alan dergiler ve o güzelim sayfaları dolduran sevgili reklamverenler :)

   en çok reklam alan dergi;    ilk sırada Instyle olurken onu Elle,Capital,Marie Claire ve dekorasyonda vazgeçilmez bir isim Maison Française takip ediyor. Listenin 10.sırasında ise Instyle Home yer alıyor.
     
  Reklamverenler için seçeneğin fazla olduğu bu yıllarda yazılı  basına reklam vermeyi tercih edenler içinse dergi ve gazete önemli ayrımlar içeriyor.Kimi sadece gazeteye ilan vererek kampanyasını yürütürken bir diğeri aynı zamanda hem sosyal medya hem dergi hem outdoor reklamı tercih edebiliyor. Rekabetin fazla olduğu bu ortamda şimdi bakalım gazete ve dergilere en çok reklamveren firmalar hangileri ????

  gazetelere en çok reklam veren firmalar ;
       1: BİMEKS
       2:VATAN BİLGİSAYAR
       3:BİM
       4: ETS TUR
... (16 Haziran -15 Temmuz )

dergilere en çok reklam veren firmalar ;

     1:YAPI KREDİ BANKASI
     2:TURKCELL
     3:MEY İÇKİ
     4:BOSCH
... (1-30 Haziran)

   Yani bu taraflarda durum bu. digital çağın daha da ilgi görmeye başladığı son yıllarda matbu gazetenin tahtını Web 2.0 sallıyor diyenlere ben pek katılmıyorum ya da bunu istemiyorum. Çünkü bende gazete kağıdını eline alarak,hissederek,o kağıt kokusunu duyarak haber okumayı sevenlerdenim. Şimdi her ne kadar gazete kağıtlarının kalitesi artmış olsa da gazete sayfalarının elinizi boyamasının tadı da başka ...





   (bu araştırmalar haziran-temmuz ayları gözönünde bulundurularak yapılmıştır)



                                                                      öptüm



    









18 Ağustos 2011 Perşembe

Nişantaşı'nda şipşirin bir dükkan 'Container'

Konsept mağazacılığın yeni ismi diyorlar kendilerine.

Container,farklı disiplinlerin,kültürel birikimlerin bir araya gelerek sentezlendiği çok özel,kışkırtıcı,enerjik ve esprili tasarımların buluştuğu yepyeni baştan çıkarıcı bir mekan.

İçeride çok farklı tasarımlarla karşılaşıyorsunuz,yeni tasarımcılara da fırsat sağlayan bu mekanda farklı kültürlerin modern çizgiyle buluşmasına,mimarinin modayla işbirliğine şahit oluyorsunuz.

container
Ben içeri girdiğimde her bir ürüne 'hiiiiii ne kadar şirin, hiiiiiii ay bunu yerim' gibi şımarık tepkiler vermekten kendimi alıkoyamadım.Bazı mağazalar vardır ,ürünler süper kalitede olsada o mekandan sıkılırsınız çünkü üstünüze üstünüze gelir bir çok şey.Burada öyle değil gayet rahat,sakin bir ortamda alışverişinizi yapabiliyorsunuz.Şakayık Sokağın sakinliğine uykun bir dükkan.

container
Container'da ismini yeni duyacağınız bir tasarımcıya da ,işinde eski bir geçmişi olan tasarımcıya da rastlamanız mümkün. Dediğim gibi içeride çeşitlilik bol. İşte o tasarımcılar ;


Rem Koolhaas – UNITED NUDE
Thomas Hoffmann – TOM’S DRAG
Ana Hagopian
Didier Bertrand – LES CAKES DE BERTRAND
Mary Rose Young
MUSEUM COLLECTİON
Guido Deleu – The Visitors
LES FOURMIS BLEUES
Peggy Raphael Dabar – IMAGES D’ORIENT


Bence bir ziyaret edin ;


CONTAINER Şakayık sokak No:59/A Nişantaşı - Tel:0 212 233 44 88


 containerlogo.jpeg

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Yaramaz Çocuk Einstein'den Hayat Dersi


Atomu parçalayan,buluşu ve düşünceleriyle dünyaya yön veren yaramaz çocuk Einstein'den hayata dair 10 anlamlı madde; sizinle paylaşmak istedim 



1. Merakınızın peşinden gidin “Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.”
Sizin merakınızı çeken nedir? Neyi en çok merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız.

2. Azim paha biçilmezdir “Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.”
Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.

3. Bugüne odaklanın ” Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.”
İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.

4. Hayal gücü güç verir “Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin önizlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.”
Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: ‘Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil’. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.

5. Hata yapın “Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.”
Hata yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın.

6. Anı yaşayın “Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.”
Geleceği ayarlamanın tek yolu olabilidiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.

7. Değer yaratın ” Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.”
Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir.

8. Farklı sonuçlar beklemeyin “Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek.”
Hergün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.

9. Bilgi deneyimden gelir ” Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.”
Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz.

10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın ” Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz.”
Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur

30 Haziran 2011 Perşembe

Swarovski 'Wings Of Fantasy' adlı koleksiyonunu tanıttı.

Wings Of  Fantasy Collection

                 

  Swarovski markasının 'Wings Of Fantasy '  adlı 2011-2012 sonbahar-kış defilesi Nişantaşı Sofa Hotel'in terasında gerçekleştirildi. Tabi işin içinde Nişantaşı varsa işim gereği bende orda bulundum çünkü reklam departmanında iseniz ne kadar çok insan tanırsanız sizin için o kadar iyi...Nişantaşı Postası gazetemizde zaten bu davete güzel bir yer ayırdık ama ben bunu bloğuma yazmadan geçemezdim .Defile güzeldi dahası koleksiyon sezon trendlerini göz önünde bulundurularak hazırlanmıştı. Rengarenk taşlar,göz kamaştıracak güzellikteki manken  kızların üzerlerinde kendilerini daha bir güzel gösteriyorlar bu bir gerçek. Işıl ışıl tasarımlardan oluşan  koleksiyon davetlilerin büyük beğenisini kazandı.


  Sofa Hotel terasını mutlaka ziyaret edin çünkü Nişantaşı kalabalığından sıkılanların kendilerini dinlendirmek için tercih ettikleri yerlerden biri bence gidin,görün,dinlenin :) Ayrıca bir event düzenleyeceksiniz mekan önemini gözardı edemezsiniz ,Sofa Hotel terası bu tarz bir event için güzel bir seçimdi yanlız defile sırasında kameramanların ışıktan çok şikayet ettiklerine şahit oldum bu da bir dipnot.Bunlar bir PR firmasının dikkat etmesi  gereken küçük ama büyük ayrıntılar ...

Sofa Hotel Teras 
       

  Neyse sizinle defileden bir kaç fotoğraf paylaşarak bunu burda noktalıyorum.

                                                                                               öptüm.



Swarovski Türkiye Ülke Müdürü Aslı TEZCAN ve Swarovski Mankenleri

   
 


Burcu ESMERSOY


                                                     

23 Haziran 2011 Perşembe

Heyy moda tutkunları Sylvie Maysonnave ESMOD'daydı .

Tarih 22 Haziran 2011  Yer ESMOD ...

Dediler ki 'Moda kahini Sylvie Maysonnave İstanbul'da,ESMOD'da bir seminer verecek.' Kaçırmayalım dedik ve düştük yollara ofisten Dalida ve ben....
Peki kimdir bu Maysonnave biraz ondan bahsedelim ;

Hem trendleri önceden tahmin eden,hem de tahminlerinin etkili olması için temaslarda bulunan Sylvie Maysonnave yıllardır modayı koklayan modanın önemli gurularından...L'Officiel, jalouttv.com, Fashion Daily News gibi moda basınının önemli temsilciklerinde yer almıştır.

Gelelim dün'e ;
 Yer Taksim'de daha doğrusu Fındıklı'da. Bayağı yorulduk çünkü krokiye bakılırsa The Marmara 'nın hemen arkasındaydı seminer binası. Keyifli bir yürüyüş oldu tabi geri dönüşte çıktığımız yokuşu saymazsak Neyse ki bulduk ve girdik ESMOD'dan içeri ; daha önce moda okullarına girme fırsatınız oldu mu bilmiyorum ama hepsinin yansıttığı duygu aynı 'Yaratıcı beyinlerin dünyasına hoşgeldiniz .' Öğrencilerin yapmış olduğu tasarımlar kapıda sizi karşılıyor. Zaten onları görünce etkilenmemek mümkün değil.Neyse ne dedi bu moda kahini ablacık biraz ondan bahsedelim.

Dünya artık yeni bir arayış içinde ...Yeşil markalar,yeşil pazarlama akımı artık her sektörde kendini gösterdiği gibi moda sektörü de buna ayak uyduruyor.Maysonnave gençlerden,gençlerin dünyayı değiştirme istediğinden ilham aldığını belirtiyor.Gençlerin yeni bir dünya yaratma isteği moda da bozulmuş kalıpların öne çıkmasını sağladı.Küçük bir detayı yeniden yaratmak ve böylece var olan düzeni bozma mantığıyla hareket eden gençler modaya da yeni bir yön vermiş durumdalar.ESMOD'un tüm dünyada bulunan 21 okulunun, moda öğrencilerine eğitim verdiğini belirten Maysonnave Türk öğrencilerinde Esmod'da aldıkları eğitim sonucu kendi kültürlerini modaya yansıtabilmelerini umduğunu belirtti ve hemen ekledi 'çünkü Türkiye çok zengin bir coğrafya ve kültüre sahip topraklar üzerinde...'   Türk moda sektöründe önemli bir isim olan Hakan Yıldırım'ın Fransan'da ödüllendirildiğini belirtirken bunun Fransa da önemli olduğunu vurguladı (milliyetçilik mevzusu ). Maysonnave'nin Türkiye'ye önerileri de vardı ; Türkiye Çin gibi artık üretici konumdan çıkıp kendi tasarımcılarını dışarıya tanıtmalı diyen Maysonnave çokta haklıydı bu konuda.Ancak şunu da söylemeliyim ki   birçok konuda haklı olan moda kahini bizi pek araştırmadan gelmişti çünkü Türkiye 'de moda bloggerları ve Vintage butikler var mı ? diye sordu ki bizde bloggerdan geçilmiyor , nerdeyse herkes kendi dergisini oluşturmuş durumda .Hatta tasarımcıdan çok blogger var bizim memlekette.


Doğal yaşama dönüldüğünü,erkeklerinde saç sakal bırakarak bu trende ayak uydurduğunu belirterek devam ederken ben sevindirik oldum sakallı erkek aşığı olduğumdan :)

Ve son olarak; Minimalizm ölmedi ve lüks kavramı değişti diyen Maysonnave artık hepimizin şartlara uygun yaşadığını lüksün Channel'de, Prada 'da olmadığını söyledi.

Moda tutkunu olduğumdan benim için güzel geçen bir vakitti ESMOD'da bulunduğum zaman dilimi.Fakat küçük bir şikayetim var ;İnsanımızın toplantılarda,seminerlerde,derslerde vs. neden cep telefonlarının sesini kapamadıklarını hala anlamış değilim.Bu hem konuşmacıya hem dinleyicilere büyük saygısızlık,unutganlık falan değil yani.




      öyle işte    
                                                                              öptüm

8 Haziran 2011 Çarşamba

Denizbank reklam kampanyası ve reklamlarda ünlü kullanımı




Denizbank Türkiye’in özel bankaları içinde ilk sıralara yerleşebilmek için reklam çalışmalarına hız vererek 2009 yılında reklam yüzü olarak şovmen Beyazıt Öztürk’ü ve ünlü oyuncu Erdal Özyağcıları kullanarak farkındalık yaratmak için büyük bir adım attı.


Bu şekilde bir strateji izleyerek krizi fırsata dönüştüreceklerini düşündüklerini ve bunun için bu reklam çalışmalarına uzun süre devam etmek istediklerini belirttiler ki nitekim de Denizbank’ın ‘Issız Ada ‘ konseptli reklam filmleri bir çok ünlü ismin katılımıyla 2 senedir devam etmektedir.


Yeni bir marka stratejisi oluşturmak için başlanan reklam kampanyalarının yönetmenliğini Türkiye’nin önde gelen yönetmenlerinden Ömer Faruk Sorak üstlendi.Erdal Özyağcılar,Beyaz,Deniz Akaya ve devamında da bir çok ünlü ismin yer aldığı reklam kampanyası ilk olarak 27 Mart 2009 da seyirciyle buluştu.Bu buluşma hedef kitlenin beğenisini ve sempatisini topladı. Her şeyden önce Denizbank bu reklamlar ile kendini tekrardan kalıcı bir şekilde hatırlatarak istediği noktaya ulaşma  yolunda önemli bir yol katetti.

Sinema filmlerinin özel yapımları film fragmanlarından ilham alan reklam, kampanyayı bir film gibi seyre sunuyor. Sunum biçimi, kurgusu ve hareketli resimleriyle Denizbank’ın uzun soluklu reklam kampanyasını filmleştiren reklam, ‘Denizbank 2011’ sloganıyla ekrana geliyor.Reklam, 16 Nisan’dan bu yana ekranda.

REKLAM MESAJLARI MARKA DEĞERİ KADAR ÖNEMLİDİR


   Reklam mesajı en genel tanımıyla, bir reklamda görünen ya da söylenen şeydir. Sözcükler, müzikler, renkler, semboller, karakterler, ifadeler kısaca bir reklamı oluşturan bütün unsurlar reklam mesajına dahildir ve onun aktarılmasında her birinin etkisi vardır. Hiçbir reklam mesajında sadece sunulan mal-hizmetin kendine has özelliklerini koymak yeterli değildir.
 
 
Reklam mesajları semboller, dili kullanma biçimleri, işitsel ya da görsel öğeler, tasarım ve sunum, marka ismi gibi özelliklerle birlikte temel olarak marka değerini iletirler. Bu açıdan da mesajları iletirken tüketiciler açısından da değer taşıyan duygulara vurgu yaparak iletmek gerekir. 

 Bu sebeple Denizbank halkın sevgisini kazanmış kişileri ve merak uyandıran bir kurguyu kullanarak hedef kitleyi etkilemeyi başarmıştır. Mavi rengi artık Denizbank ‘ı çağrıştırıyorsa bu bir başarıdır ki hemde 2 yıl gibi kısa bir sürede …








ÜNLÜ KULLANIMI AÇISINDAN BAKARSAK ;

  Reklamlarda ünlü kullanımı ‘Vampir Etkisi’ ne kurban giderse işte o zaman kampanya çöpe gider. Peki nedir bu vampir etkisi ? 

  Reklamda Vampir Etkisi ; Hedef kitlenin tüm dikkatini ünlü isme odaklamaları ve markanın vermek istediği mesajı gözden kaçırmalarıdır .Buda ünlünün marka önüne geçmesi demektir ki bu riskli bir durumdur.

 Reklamda ünlü kullanımı ilk olarak tüketicinin dikkatini çekmek için faydalı olabilir ama kampanyadan sonra markanın izlediği stratejide bu ilgiyi fırsata çevirebilecek kolaylıkta olmalıdır .

 Beyaz’ın oynadığı reklam neydi ? yerine Denizbank’ın reklamında oynayan ünlü kimdi ? sorusu soruluyorsa kampanya başarılıdır.

Bu soruyu Denizbank reklamı için ele alırsak Denizbank yeterince doğru hatırlanmaktadır.Bu da kampanyanın başarılı olduğunu gösterir.

19 Mayıs 2011 Perşembe

anneannesi uzaklara giden kız çocuğu ...

     4 ay önce tüm benliğimi hayata teslim ettim. Değiştim, büyüdüm ya da ne biliyim işte oldu bir şeyler .Ölüm denilen o soğuk gerçekle yüzleştim. Hiç bu kadar gerçek olduğunu düşünmemiştim ya da en yakınıma kadar elini uzatacağını...Hep başkalarına uğrardı sanki ,bizimle işi yoktu ,sadece uzaktan üzülecektim başkalarına... Ta ki 12 ocak tarihini yaşayana kadar.
Anneannem benim için özeldi falan gibi şeyler söylemek istemiyorum çünkü  tarif edemem .. Aslında ben bile bu kadar olduğunu bilmiyodum ,her aciz insan gibi bende öldükten sonra farkettim bu gerçeği... Bir çok şey için o kadar geç kalmıştım ki ...Hep severim ,büyük ve derin severim ama belli edemem ;anneme bile. Ona da belli edememiştim pişmalığın en büyüğü bu benim için


    Her sabah onun sesiyle uyanırdım ,dualarla gönderirdi beni evden..Odamda oturduğum zaman 5 dk geçsin hemen yanına çağırırdı ; gel benimle otur diye ,yanlızlığı hiç sevmezdi çünkü....Ölümden korkardı hepimiz gibi o da ...Üşümekten de korkardı. Ağustos ayında bile dizlerine örttüğü battaniyesi hep yanında dururdu. 


   Onu çok sever ama çokta kavga ederdim onunla ve hep şunu derdi 'ölürsem çok üzülürsün' gülerdim çünkü sağlıklıydı 'aaa anneanne sen hepimizi devirir öyle gidersin ' derdim. Gerçi yine öyle oldu devirdi ,yıktı bizi öyle gitti cennetine.


   Geride ne kaldı ? Pişmanlılar,yaşanamamışlıklar,hüzün,yaş... Tanrının en büyük cezası bu ; sevdiğimiz kişiyi bir daha göremeyeceğimiz gerçekliğini bilmemiz.Çok uzaklarda olur, yaşadığını bilirsin yeter ama bir daha asla görememek varya işte onun tarifi yok...


Şimdi içimde kocaman bir boşluk var ..korkular var.. 


   Böyle acı günlerde hep sevdiklerimiz olur ya yanımızda en büyük güç .Sarılın onlara .Yanlız şunu söyleyenleri dikkate almayın 'Ağlama'... Ağla gözündeki yaş kuruyana kadar ağla, nefesin kesilene kadar ağla. Ağla çünkü o an yapabilecek başka bir şeyin yok,Git izle yüzünü, son kez öp, sarıl tabutuna ,söyle onu hep seveceğini ...






   Shakespeare'den 'Öldüğünü duyduğum zaman aklıma asla yazılamayacak oyunlar gelmedi. Yüzünü bir daha görememek geldi.'




                                                                                          öyle işte... öptüm